10 Haziran 2008 Salı

ÇANAKKALE GEÇİLİR !…




“Çanakkale geçilmez”, sözü kime ait biliyor musunuz?
Bir Avustralyalı gazeteciye…
Bu genç adam, Avustralya’nın “Melbourne Age” isimli gazetesinin savaş muhabiri.
Adam gerçekçi; adam gözlemci...
Bakıyor ve gerçeği onikiden vuruyor...
Ve kendi başbakanına el yazısı ile mektubunu gönderiyor:
- Çanakkale geçilmez... Hemen çekilin.
Durum tetkik ediliyor ve gerçek su yüzüne çıkıyor.
İşte bu çetin savaş, böylece Osmanlı ordusunun zaferi ile sonuçlanıyor; İstanbul kurtuluyor. Devlet, bir süre için daha savunulmuş oluyor.
Bu gerçekçi gazeteci, ülkesinde kahramanlar gibi karşılanıyor ve “Sir” unvanı ile şereflendiriliyor.
Adam savaştan sonra arılar gibi çalışmaya devam ediyor.
Hızır Aleyhüsselam, bu sevgili “Sir” kuluna,
- Yüüürrr ya kulum, diyor.
Orta yaşlarına gelmiş ünlü gazeteci yürüyor.
- Daha yürrrü ya “Sir”, diyor Hızır hazretleri
Artık yaşlanmış durumda olan kutsanmış gazeteci yürüyor.
Ve 1952 yılında hayata gözlerini yumuyor.
Ünlü gazetecinin oğlu küçük “Sir”, babasının yolunda Hızır Aleyhüsselamın emirlerine itaat etmeye devam ediyor.
- Yürrrüüü!..
Yürüyor.,
- Yürrrüüü
Yürüyor.
Küçük “Sir” bugün 75 yaşında.
75 televizyon kanalının sahibi.
115 Gazetenin maliki.
Tam bir imparator “Sir”imizin mahdumu...
Tam 600 milyon izleyiciye ve 11 milyon okuyucuya hitap ediyor.
Onları “bilinç”lendiriyor; yönlendiriyor; şenlendiriyor...
Yıl, içinde bulunduğumuz yıl...
Ülke, içinde bulunduğumuz ülke...
Piyasa, içinde debelendiğimiz piyasa...
Çanakkale’nin geçilmez olduğunu ilk anlayan;
Ve bu ülkenin dövüşerek elde edilmesinin mümkün olmadığını dünyaya ilk çıtlatan,
ünlü gazetecinin muhterem mahdumu, sayın Rupert Murdoch,
TGRT’yi satın alıyor...
Çil çil sayıyor paracıklarını.
“İnsan”a yatırım yapıyor oğul “Sir”imiz.
Türk insanına!..
Türk insanın bilincine koyuyor ipoteğini... Ve O’na bunu satanların izin ve icazeti ile... Alıp götürüyor TGRT’yi.
Diyeceksiniz ki, belki, (hani) TGRT satılmasaydı, ne fark ediyordu ki...
Uzaktan bakınca, haklı gibi gözüküyorsunuz; ama, bence haksızsınız.
Hele bir düşünün bakın...
Çanakkale’nin nasıl alınamayacağını dünyaya ilk haber veren babanın oğlu, Çanakkale’nin nasıl alınacağını dünyaya açıklayan adam oluyor...
Tarih tekerrürden ibarettir, diyenlere bu önemli gerçek ithaf olunur.
Çanakkale, satılan atar damarlarımıza rağmen yine geçilmeyecekse, eğer gerçekten öyle olacaksa... tarih tekerrür mü etmiş olacaktır?
Zaman ve mekan her zaman tekildir; özneldir; benzersizdir.
Tarihte tekerrür etme olarak algıladığımız “şey”, tarih bilinci ile tarihe bakıp, onlardan dersler çıkarma gayretidir.
O zaman gelin şu yukarıdaki tarihi gerçekten biz de dersler çıkartalım.
Ne dersiniz?

Hiç yorum yok: